
Sabiha Gökçen’de 2025 rekorların ve dijital dönüşümün yılı oldu
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, yapay zekâ destekli dijital sistemlerle yolcu deneyimini hızlandırıyor. “Biniş Kartı Doğrulama Sistemi” ve e-pasaport bankolarıyla geçiş süreleri minimuma inerken, yapay zekâ asistanı “SAVVy” 7/24 hizmet vererek çağrı merkezlerinin yükünü azaltıyor.
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yapay zeka teknolojisi kullanılarak yolcu geçiş hızları minimuma düşürülüyor. Havacılık sektöründe son dönemde özellikle yapay zeka tabanlı teknoloji ve altyapı geliştirmeleri, müşteri deneyimini geliştirme noktasında pek çok kolaylık sağlıyor. İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı (SAW) da dijital teknolojileri operasyonel çalışmalarına entegre ederek havalimanı hizmetlerini daha akıllı hale getiriyor. Bu noktada yakın zamanda hizmete giren “Biniş Kartı Doğrulama” ve “e-pasaport” sistemleri yolcuların güvenlik kontrollerinde geçirdikleri süreyi minimuma indiriyor. Yapay zeka destekli teknolojik asistan “SAVVy” ise müşterilerden gelen binlerce soruya 7/24 ve anında yanıt vererek çağrı merkezlerindeki iş yükünü büyük ölçüde azaltmaya yardımcı oluyor.
E-pasaport bankoları sayesinde yolcular birçok işlemi daha kolay ve hızlıca yapabilecek
İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı Stratejik Planlama ve Hazine Yönetimi Direktörü Kerem Maybek, Sabiha Gökçen’de hem dijital hem de yapay zeka destekli teknolojiler kullanılarak yapılan geliştirmelerin yolcu deneyimi ve memnuniyetini yüksek ölçüde artırdığını dile getirdi. Maybek, elde edilen sonuçlara dair şunları aktardı:
“Sabiha Gökçen’de teknolojiyi sadece bir araç değil, yolcularımızın her anını kolaylaştıran bir yol arkadaşı olarak görüyoruz. Bizim için dijitalleşme sadece teknoloji değil hız ve güvenlik demek. Biz de bu anlayışla dijital teknolojileri operasyonlarımıza entegre ediyor ve havalimanı hizmetlerini daha akıllı hale getiriyoruz. Son dönemde özellikle güvenlik ve pasaport süreçlerinde önemli teknolojik iyileştirmeler yaptık. Bu noktada 20 saniyede geçiş imkânı sağlayan e-pasaport bankolarımızın sayısını 15’ten 34’e çıkardık. Yakın zamanda devreye aldığımız ’Biniş Kartı Doğrulama Sistemi’ ile güvenlikte bekleme sürelerini ciddi biçimde azalttık. Terminal genelindeki X-Ray sayısını 90’dan 110’a çıkararak giriş akışını hızlandırdık. Yolcu deneyimini tamamen temassız hale getirme hedefiyle mobil uygulamalar ve dijital kioskları yaygınlaştırıyoruz. Artık yolcularımız check-in’den bagaj teslimine kadar birçok işlemi kolay ve hızlıca yapabiliyorlar. Elbette bir diğer gurur kaynağımız ise ’SAVVy’. SAVVy, Türkiye’de ilk kez bir havalimanında kullanılan yapay zekâ asistanı oldu. Yolcularımızın yeni dostu SAVVy’nin yıl sonu 1’inci yaşını kutlayacağız. SAVVy, 1 yıllık çalışma hayatında 30 binden fazla soruya 7/24 anında yanıt verdi ve çağrı merkezimizdeki iş yükünü yüzde 30 azalttı.”
“Türkiye havacılıkta bölgesel bir güce dönüşüyor”
Küresel ölçekte havacılığın yeniden ivme kazandığı 2025 yılının Türkiye için de önemli bir fırsat dönemi olduğunu değerlendiren Maybek, “Bu yıl 5 milyar yolcu eşiğinin aşılması bekleniyor. Özellikle genç kuşakların artan seyahat tutkusu sektörü destekleyen en önemli dinamikler arasında. Türkiye’mizin benzersiz coğrafi konumu 4 saatlik uçuş menzilinde 2 milyar kişilik nüfusa erişim imkanı veriyor. Bu coğrafi konum ülkemizi dünyanın en verimli aktarma noktalarından biri haline getiriyor. İstanbul da dünyanın en güzel şehirlerinden biri olmanın yanında, Avrupa’nın en güçlü potansiyele sahip iki havalimanına da ev sahipliği yapıyor. Yolcu rakamları her ay yeni rekorlar kırarken bu durum, hem İstanbul’un hem Türkiye’nin bölgesel havacılıktaki yükselişini açıkça gösteriyor. IATA’nın 2024 ‘Dünya Hava Taşımacılığı İstatistikleri’ (WATS) raporuna göre Türkiye’nin gelecek 20 yılda da hava taşımacılığında en büyük merkezlerden biri olması kaçınılmaz. 2044 yılına gelindiğinde, Türkiye içinde uçan ilave 82 milyon hava yolcusu beklenmekte. Bu devasa büyüme potansiyeli, elbette İstanbul’un ana merkezlerinden biri olan havalimanımızın gelecekteki performansını doğrudan ve pozitif yönde etkileyecek. Bunun yanında, bölgesel ve bütçe dostu taşıyıcılar için cazip bir merkez olan Sabiha Gökçen, Türkiye’nin global havacılık haritasındaki stratejik konumunu daha da güçlendirecek. Bugün biz 53 ülkede 152 destinasyonu birbirine bağlıyoruz. 2025’te uluslararası bağlantılarımızı da genişlettik, 14 Kasım itibarıyla Malezyalı AirAsia X (AAX) havayolu Kuala Lumpur direkt seferlerini başlatıyor. Bu hat, Sabiha Gökçen tarihinin en uzun menzilli uçuşu olacak. Bizim hedefimiz 2026’da 47 milyon yolcunun üzerine çıkmak. Bu İstanbul’un toplam nüfusunun 3 katına çıkmak anlamına geliyor. Bizim için sadece bir büyüme değil; İstanbul’un ve Sabiha Gökçen’in küresel havacılıktaki rolünü güçlendiren stratejik bir dönüşüm” şeklinde konuştu.
Sabiha Gökçen, “Şehrin Havalimanı” vizyonuyla etki alanını genişletiyor
Sabiha Gökçen’in konumunun sadece İstanbul değil, çevre iller açısından da erişim avantajı sunduğunu vurgulayan Kerem Maybek, “Şehrin Havalimanı” mottosunu şu sözlerle açıkladı:
“İstanbul’un Anadolu Yakası’nda, şehir merkezine yakın bir noktada yer almamız sebebiyle ‘Şehrin Havalimanı’ olarak anılan havalimanımız, özellikle Marmara ve Kuzey Ege bölgesindeki iller için de kolay erişilebilir bir ulaşım merkezi konumunda olduğundan artık kendimizi sadece İstanbul değil, şehirlerin havalimanı olarak görüyoruz. Bu erişim avantajı, büyümemizin en önemli unsurlarından biri. Buna paralel olarak, Pegasus ve AJet gibi bütçe dostu yerli taşıyıcıların da ana üssü konumunda olmamız, özellikle pandemi sonrası dönemde fiyat duyarlılığı artan yolcular için havalimanımızı cazip hale getirdi. Son yıllarda iş seyahatlerinden çok tatil ve eğlence amaçlı seyahatlerin artması, kısa mesafeli ve uygun fiyatlı yurt dışı destinasyonlara ilgiyi yükseltti. Kompakt terminal yapımız, akıcı işlem süreçlerimiz sayesinde Sabiha Gökçen, ‘zaman kazandıran havalimanı’ kimliğini de koruyor. Bu özelliği daha da güçlendirmek için operasyonel ve dijital yatırımlarımıza hız kesmeden devam ediyoruz.”
“2025 yılı Sabiha Gökçen için rekor büyümenin ve dijital dönüşümün yılı oldu”
Sabiha Gökçen Uluslararası Havalimanı’nın 2025 yılında hem operasyonel hem dijital anlamda güçlü bir büyüme döneminden geçtiğini aktaran Kerem Maybek, 2025 yılının Sabiha Gökçen için “rekorların ve dijitalleşmenin yılı” olduğunu belirterek şunları söyledi:
“Eylül ayı verilerine göre yüzde 28.1’lik büyüme ile Eylül ayında da diğer aylarla paralel olarak Avrupa’nın en hızlı büyüyen havalimanı olduk.
Ağustos ayında 4.7 milyon yolcuyla tüm zamanların en yüksek aylık performansını yakalarken bu ivmeyi Eylül ayında yaklaşık 4.5 milyon yolcuya hizmet vererek devam ettirdik. Bu sayılar, bazı Avrupa ülkelerinin toplam nüfuslarından bile fazla. Tüm bu rekorların arkasında, 2025 yılı boyunca benimsediğimiz üç temel strateji var: dijitalleşme, yolcu memnuniyeti ve sürdürülebilir büyüme. Dijitalleşme bizim için sadece bir araç değil, bir vizyon. Operasyonel verimliliği artırırken, yolcu deneyimini daha akıllı ve hızlı hale getirmeye odaklanıyor, yolcumuza zaman kazandırıyoruz. Bu vizyonun somut bir örneği olarak, geçtiğimiz yıl 34 milyon Euro yatırım ile ‘Yolcu Akışını İyileştirme Projeleri’ serisini hayata geçirdik. Bu proje sayesinde terminal içi akış hızlandı, yoğunluk azaldı ve misafirlerimiz için seyahat çok daha konforlu hale geldi. Terminalin tamamında yürüttüğümüz yenileme çalışmaları da kesintisiz sürüyor. Terminal girişlerinden alışveriş ve bekleme alanlarına, mescit ve dinlenme noktaları da dahil her alanda yolcu konforunu artıran iyileştirmeler yapıyoruz. Otopark kapasitemizi yüzde 25 artırarak 6 bin 150 araca yükselttik; ayrıca terminal genelinde Wi-Fi hizmetini 2025 Mart itibarıyla ücretsiz ve sınırsız hale getirdik. Bunlara ek olarak, mevcut T2 terminaline ek kapasite sağlayacak T1 terminali yenileme projemiz tüm hızıyla devam ediyor. Bu proje tamamlandığında hem kapasitemiz hem de hizmet kalitemiz yeni bir seviyeye taşınacak. Kısacası, 2025 yılı İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı için rekor büyümenin ve dijital dönüşümün yılı oldu.”




